Su saflığının sürdürülebilirlik alanındaki önemi, hem çevresel dengeyi koruma hem de insan sağlığı ve ekonomik faaliyetler için güvenli ve temiz su kaynaklarının sürdürülebilirliğini sağlama açısından kritik bir rol oynar.
Su saflığı, suyun içindeki yabancı maddelerden, kirleticilerden ve mikroorganizmalardan arındırılmış olması durumu olarak tanımlanmaktadır.
Saf su, kimyasal bileşim olarak yalnızca su molekülü içermelidir. Ancak, pratikte tamamen saf su elde etmek oldukça zordur. Su saflığı, suyun kalitesini belirleyen temel faktörlerden biridir ve bir çok başlık olarak kendi içinde de ayrışmaktadır. Bu başlıklar, kimyasal, mikrobiyolojik, fiziksel, organik madde ve suda bulunan gazların saflığı olarak ayrılmaktadır.
Kimyasal saflık, alınmış numune içinde bulunan kimyasal maddelerin oranın ve türlerinin belirlenmesi ile suyun ne oranda saf olduğunu belirlemektedir. Kimyasal su saflığının ölçülmesinde belli parametreler dikkate alınarak, pH değeri, toplam çözünmüş katı maddeler, iletkenlik, organik/inorganik kimyasallar ve ağır metallerin oranlarına dikkat edilmektedir.
Mikrobiyolojik su saflığı, suyun içindeki mikroorganizmaların miktarının ve türlerinin belirlenmesiyle ilgili bir kavramdır. Özellikle içme suyu, gıda üretimi, ilaç üretimi için bu alan önem taşımaktadır. Mikrobiyolojik su saflığında, koliform bakteriler, E.coli, patojenler gibi yüksek önem taşıyan parametreler vardır. Mikrobiyolojik su saflığı yalnızca üretim bazında değil özellikle halk sağlığı açısında da çok büyük öneme sahiptir.
Fiziksel su saflığı, genellikle suyun görünür kirleticilerden ve bulanıklıktan arındırılmış olup olmadığını belirlemek amacıyla kullanılmaktadır. Bulanıklık, renk, koku, tat ve sıcaklık gibi etmenler dikkate alınır.
Organik madde su saflığı, suda bulunan organik maddelerin miktarının düşük seviyede olmasını ifade etmektedir. Organik maddeler, su kaynaklarında doğrudan çevresel süreçlerden veya insan aktivitelerinden kaynaklanabilir. Organik madde su saflığı, suyun kalitesi ve kullanıma uygunluğu açısından önemli bir göstergedir, çünkü yüksek organik madde konsantrasyonu suyun tadını, kokusunu, rengini etkileyebilir ve mikrobiyal büyümeyi teşvik edebilir. Su içerisinde bulunan organik maddeler, doğal organik madde, sentetik organik bileşikler, çözünmüş organik karbon, BOİ ve KOİ olarak tanımlanabilir.
Suda bulunan gazların saflığı, su içerisinde çözünen gazların türleri ve miktarları olarak tanımlanmaktadır. Bu, suyun kalitesini ve belirli uygulamalardaki kullanılabilirliğini etkileyebilir. Saf gazlar, suyun içinde istenmeyen kirleticiler veya yabancı gazlar olmadan bulmaktadır. Özellikle içme suyu, endüstriyel işlemler ve laboratuvar uygulamaları için bu durum önemlidir. Saflık seviyesini etkileyen gazlar başlıca, amonyak, kükürt içerikli gazlar ve uçucu organik bileşikler (VOCs) olarak bilinmektedir.
.
Su saflığını korumak, hem çevre hem de insan sağlığı açısından kritik öneme sahiptir. Su saflığının korunumu için alınabilecek önlemler ise;
Atık Su Arıtma:
Atık suyun doğaya salınmadan önce uygun arıtma işlemlerinden geçirilmesi, kimyasal, biyolojik ve fiziksel arıtma yöntemlerinin entegre kullanılması önem taşımaktadır. Aynı zamanda, filtrasyon ve dezenfeksiyon süreçleri suyun içindeki kirleticilerin uzaklaştırılmasında etkin rol oynamaktadır.
Doğal Arıtma Yöntemleri:
Doğal arıtma yöntemleri, suyu biyolojik süreçlerle temizleyerek, yapay sulak alanlar ve yeşil filtre sistemlerinin kullanılmasıyla suyun doğal yollarla arıtılmasını sağlamaktadır. Ayrıca, su arıtımında bitkisel arıtma sistemleri kullanarak organik kirleticilerin ve ağır metallerin sudan uzaklaştırılması da sağlanmaktadır.
Endüstriyel ve Tarımsal Kirliliğin Azaltılması:
Tarımsal alanda kullanılan gübre ve pestisitlerin su kaynaklarına karışmasını önlemek için hassas tarım teknikleri kullanılmaktadır. Ayrıca, endüstriyel süreçlerde de ortaya çıkan kirleticilerin su kaynaklarına ulaşmasını önlemek için uygun arıtma ve kontrol yöntemlerinin takibi ve uygulaması yapılmaktadır.
Su Saflığının Sürdürülebilirlik Alanındaki Önemi
Su saflığının sürdürülebilirlikteki etkisi, doğal kaynakların korunması, insan sağlığı ve ekosistemin dengesi açısından kritik bir öneme sahiptir. Temiz su, yaşamın temel kaynaklarından biri olmasının yanı sıra Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinde 17 küresel hedefin 6.bileşinini oluşturmaktadır. Temiz su ve Sanitasyon başlığı altında, 2030 yılına kadar herkesin güvenilir ve erişilebilir temiz suya erişimini hedeflemektedir. Bu başlık yalnızca içme suyuna erişimi değil, suyun verimli kullanımı ve su ekosisteminin korunmasını, yönetimini ve iyileştirilmesini de kapsamaktadır. Bu bağlamda, su saflığının korunması hem çevresel hem de ekonomik anlamda büyü bir rol oynamaktadır.