Yeşil dönüşüm yolculuğunda odağımızı yüksek emisyon kaynaklı sektörlere yönlendiriyor gibi görünsek de, konuyu tüm paydaşlarla birlikte ele almamız gerektiğinin farkında olmalıyız. Sizce sigorta sektörü, iklim krizinin hem mağduru hem de çözüm ortağı olabilir mi?
Tüm şirketler gibi sigortacılık sektöründeki şirketler de faaliyetleri ile ilişkili olan emisyonlardan sorumlular. Ancak bu sorumluluk, sadece kendi operasyonlarıyla sınırlı kalmayıp, sigorta ettikleri müşterilerin neden olduğu karbon ayak izini de kapsar ve bu, tahmin edilenden çok daha karmaşık bir yükümlülük haline gelir. Sigorta şirketlerinin ürünlerinden kaynaklanan emisyonlar, Kapsam 3 emisyonları olarak değerlendirilir ve bu şekilde raporlanır. Partnership for Carbon Accounting Financials (PCAF) tarafından yayınlanan Küresel Sera Gazı Muhasebesi ve Raporlama Standardı'nın sigortacılık sektörüne özel olan C Bölümü aracılığıyla sigortalar ile ilişkili emisyonların hesaplanması küresel bir standart oluşturulmuştur. Bu metodoloji iki temel segmenti kapsar: ticari sigorta portföyleri ve kişisel motor portföyleri. Her bir segment için atıf faktörleri belirlenmiş ve her bir portföyün emisyonlarının hesaplanması için formüller geliştirilmiştir. Bu metodoloji, sigorta edilen risklerin doğrudan kontrol edilememesi nedeniyle geleneksel "parayı takip et" prensibi yerine "riski takip et" prensibini benimser. Yani, sigorta portföylerinde hesaplama, müşterinin faaliyetlerinden kaynaklanan emisyonlara odaklanır.
Ticari Portföyler İçin Emisyon Hesaplama
Ticari portföylerde, müşteri gelirlerine dayalı bir atıf faktörü kullanılır. Bu faktör, bir sigorta şirketi müşterisinin faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarına ne oranda katkıda bulunduğunu belirler. Hesaplama şu formüle dayanır:
- Atıf faktörü = (Sigorta edilen prim / Müşteri geliri)
- Sigorta ile ilişkili emisyonlar = Atıf faktörü × Müşterinin toplam CO₂e emisyonları (Scope 1 ve 2, gerekli durumlarda Scope 3 de dahil edilir)
Bu metodoloji, bir sigorta poliçesi aracılığıyla bir müşterinin toplam emisyonlarının ne kadarının sigorta şirketine atfedilebileceğini hesaplar.
Bireysel Motor Portföyleri İçin Emisyon Hesaplama
Bireysel motor sigorta portföylerinde emisyon hesaplaması, aracın sahiplik maliyeti üzerinden yapılır. Araç sahiplerinin kullandığı yakıt türü ve aracın kullanımı gibi değişkenler dikkate alınır. Formül şu şekildedir:
- Atıf faktörü = (Sigorta primleri / aracın sahip olma maliyeti)
- Sigorta ile ilişkili emisyonlar = Atıf faktörü × Araçtan kaynaklanan toplam CO₂e emisyonları
Her ne kadar PCAF tarafından sigorta ile ilişkili emisyonların hesaplanması için bir metodoloji belirlenmiş olsa da, sigorta şirketlerinin karşılaştığı en büyük zorluklardan biri veri kalitesidir. Özellikle ticari ve bireysel portföylerde emisyonların doğru bir şekilde hesaplanabilmesi için gereken verilerin eksikliği veya düşük kalitede olması yaygın bir sorundur. PCAF, bu tür zorluklarla karşılaşan şirketlere, mevcut veriler düşük kalitede olsa dahi bunları kullanmaya başlamalarını ve zamanla veri toplama süreçlerini iyileştirmeleri gerektiğini önermektedir. Veri kalitesinin ve veri alma yöntemlerinin zaman içinde geliştirilmesi sigorta şirketlerinin sürdürülebilirlik yolculuklarında önemli bir adım olacaktır.
8 trilyon ABD doları prim hacmi ile dünya ekonomisinin %6,8'ini temsil eden ve küresel ekonomide kritik bir role sahip olan sigorta şirketleri , düşük emisyonlu teknolojilere yatırım yaparak ve faaliyetlerini bu alanlarda geliştirerek yeşil dönüşümün önemli paydaşlarından bir parçası olmalarının yanı sıra şirketlerinin sürdürülebilirliği için de aksiyon almaları gerekmektedir. Sigortacılık sektörünün ekonomik faaliyetleri güvence altına alan ve riskleri yöneten bir yapıya sahip olması dolayısıyla günümüzde etkileri artan iklim krizinden oldukça etkilenmektedirler. İklim krizinin sigortacılık faaliyetleri üzerindeki negatif etkisini birkaç temel neden ile sıralayabiliriz:
- Artan Doğal Afetler ve Hasar Maliyetleri
İklim değişikliğinin etkileriyle birlikte sel, kasırga, orman yangını gibi doğal afetlerin sıklığı ve şiddeti artmaktadır. Artan doğal afetler ise sigorta sektöründe ödenen tazminat taleplerini yükseltmektedir.
- Öngörülemez Riskler
İklim krizinin yarattığı belirsizlik sigorta sektöründe risk yönetimini zorlaştırmaktadır. Sigorta şirketlerinin oluşturduğu geçmiş verilere dayalı olarak oluşturulan risk modelleri olağan dışı iklim koşulları nedeniyle yanıltıcı hale gelebilir.
- Varlık Değerlerinde Düşüş
İklim değişikliği sigortalı varlıkların değer kaybetmesine neden olmaktadır. Örneğin tarımsal sigortalar açısından bakıldığında, kuraklık, aşırı yağış veya fırtına gibi hava olayları tarımsal üretim kayıplarını artırmakta dolayısıyla değer kaybına neden olmaktadır.
Yukarıdaki negatif etkileri azaltabilmek ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşabilmek adına operasyonel ve sigorta ile ilişkili emisyonlarını düzenli olarak raporlamalı, düşük karbon teknolojilerine yatırım yapmalı, iklim riskleri konusunda farkındalık yaratmak ve müşterilere yönelik sürdürülebilir sigorta ürünleri sunmalıdır.
Sonuç olarak sigorta şirketleri operasyonel ve sigortalar ile ilgili emisyonlarını hesaplayan, raporlayan ve azaltma çalışmalarını gerçekleştiren sigorta şirketleri, küresel sürdürülebilirlik hedefleri ile uyumlanacak ve kendi finansal performanslarının gelişimini sağlayacaklardır. Yeşil dönüşüme yönelik yatırım ve iş modeli stratejileri iklim krizi etkilerini azaltılmasına ek olarak sektörü daha dirençli hale getirecektir. PCAF raporu sigorta sektörü için sera gazı emisyonlarının hesaplanması ve raporlanması adına çok önemli bir ilk adım niteliğini taşımaktadır. İlerleyen dönemlerde treaty reasürans gibi daha karmaşık reasürans yapılarının da bu metodolojiye dahil edilmesi ile birlikte sigortacılık alanında yapılabilecek sürdürülebilirlik çalışmalarının kapsamı da artacaktır.
Konu ile ilgili sorularınızı info@carbongate.io adresinden bizlerle paylaşabilirsiniz. Sizlerle iş birliği yaparak birlikte çözümler geliştirmekten mutluluk duyarız.